
İlişkilerde Güven İnşası: Psikolog Önerileriyle Yeniden Bağ Kurma
Bu makalede, ilişkilerde yıpranan güvenin nasıl onarılabileceğini, psikologların önerileriyle adım adım ele alıyor ve yeniden sağlıklı bir bağ kurmanın yollarını inceliyoruz.
31 Temmuz 2025
İlişkilerde Güven İnşası: Psikolog Önerileriyle Yeniden Bağ Kurma
Sevgi kadar güven de insan yaşamının en temel duygusal ihtiyaçlarından biri olarak kabul edilir.
Hayatımızın her döneminde bizler, kendimizi güvende ve değerli hissettiğimiz ilişkilere ihtiyaç duyarız.
Aile ilişkileri, dostluklar, iş arkadaşlıkları ve romantik birliktelikler; bizlerin psikolojik ve sosyal iyilik
hallerimizi etkileyip destekleyebilecek sosyal etkileşimlerimizdir. Güven, bu sosyal bağlarımızın
temelinde yer alan en önemli değerlerimizden biridir diyebiliriz. Bir ilişkinin sağlıklı ve sürdürülebilir
olması ise büyük ölçüde karşılıklı güvene bağlıdır. Güveni yalnızca söylediklerimizin doğruluğu şeklinde
değil, duygusal dünyamızda da bizlerin kendimizi huzurlu ve emniyette hissedebilmemiz olarak
tanımlayabiliriz.
Güven bir anlamda kişinin bir başkasına, bir duruma ya da bir sisteme karşı duyduğu içsel inanç ve
beklentidir. Güven duygusu; samimiyet, dürüstlük ve sadakat gibi değerlerle beslenir. Güvenin
olmadığı bir ortamda sağlıklı ve uzun ömürlü ilişkiler kurmak kolay olmayabilir. Çünkü insanlar, ruhsal
anlamda kendilerini güvende hissettikleri ortamlarda daha açık, samimi ve huzurlu olmaya daha fazla
meyillidirler.
İlişkilerde güven ise, iki insan arasında kurulan bağın sağlamlığını ve derinliğini belirleyen en kritik
unsurlardan biri olabilir. Romantik ilişkilerde olduğu kadar arkadaşlık ve aile bağlarında da güven,
tarafların birbirine karşı açık ve dürüst olmalarını sağlayabilir. Güven ortamı, çiftlerin ya da
arkadaşların birbirlerine rahatça duygularını ifade edebilmesine, hatalarını paylaşabilmesine ve destek
bulabilmesine imkân tanıyabilir. Güvenli ilişkilerde insanlar, yargılanmadan ve zarar görmekten
korkmadan kendi kimliklerini ortaya koymaya daha açık hale gelebilirler. Bu da ilişkinin sağlıklı ve uzun
ömürlü olmasına katkıda bulunabilir.
Ancak güven kazanmak kadar, bu güveni korumak ve sürdürmek de önemlidir. Güven bir kez
sarsıldığında, eski haline dönmesi sabır, çaba ve zaman gerektirebilir.
Güvenin Önemi ve İlişkideki Yeri
Güven duygusu bizlerin hayatta kalmasını sağlayan en temel duygulardan biri. İlkçağlardan beri
evrimsel olarak güvenemeyeceğimiz insanları ayırt edebilmek hayatta kalabilmemiz açısından önemli
bir rol oynuyor. İnsanlarla uzun süreli güvene dayanan ilişkiler ve iş birliği içerisinde olmamız hayata
tutunabilmemizi sağlayabilecek en önemli stratejilerimizden biridir.
Güven, bir ilişkinin yapı taşlarından biridir. Güvenin sağlandığı ilişkilerde taraflar kendilerini olduğu
gibi ifade edebilir, hatalarını açıkça paylaşabilir ve zor zamanlarda birbirlerine destek olabilir.
Güven duygusu ilişkide yalnızca sadakat değil; duygusal yakınlık, açıklık ve karşılıklı anlayışla da
beslenir. Güvenin olmadığı ilişkilerde taraflar tetikte olabilir, karşısındakinin davranışlarını
sorgulayabilir. Bu durum duygusal mesafelerin artmasına neden olabilir. Bu da zamanla da ilişkiyi
yıpranıp kopma noktasına getirebilir.
Güvenimiz Neden Zedelenebilir?
İlişki halinde olduğumuz insana karşı duyulan güven hayatı çok daha kolay kılabiliyor olsa da hemen
kazanılabilecek bir duygu olmayabilir. Güven için zaman, sabır ve emek gerekebilir. Bir insana
güvenebilmek için ilk önce karşımızdaki insanın bizi anlayabilecek olmasına ihtiyaç duyabiliriz.
Anlaşıldığımız zaman ihtiyaçlarımızın doğru algılanması ve ona göre hareket edilmesi daha kolay hale
gelebilir.
Güven kaybı yalnızca anlık büyük krizlerle değil, küçük ve sürekli ihlallerle de başlayabilir. Karşı tarafa
söylenen küçük yalanlar, verilen sözleri tutmamak, duygu ve düşüncelerin paylaşılmaması, ilgisiz
davranmak ve uzak durmak, karşı taraf üzerinde fazla kontrol uygulama, rahatsız edici boyutlardaki
kıskançlıklar güvenimizi zayıflatabilir.
İlişkilerimizdeki belirsizliklerin çokluğu da ilişkimizde güven sorgulamasına gitmemize yol açabilir.
Karşımızdaki kişinin sözleri ile davranışlarının uyumsuz olması, aynı olay karşısında her defasında farklı
davranışlar sergiliyor olması, tutarsız davranması, ilişkide olduğumuz kişinin ihtiyaç anında bize destek
olup olmayacağını kestirememek, dürüstlüğü ve yardımseverliği konusunda kuşkularımızın olması
güven inancımızı zedeleyen unsurlardan birkaçı olabilir.
Çocukluğumuzda oluşturduğumuz bağlanma biçimleri, erken yaşlarda yaşadığımız güvenli veya
güvensiz deneyimler, yetişkinlikte de kurduğumuz ilişkileri etkiliyor olabilir. Büyüdüğümüz aile ve
ortamdaki iletişim biçimi, temel ve duygusal ihtiyaçlarımızın ne ölçüde karşılanıp karşılanmadığı da
bizim diğer insanlara yaklaşımımızı ve kurduğumuz güven ilişkisini belirleyebilir. Bu da bizim kendimizi
ve çevremizi algılayış biçimimizi, seçimlerimizi ve kararlarımızı etkilemesine neden oluyor olabilir.
Özellikle geçmiş ilişkilerde yaşanan travmalar ve hayal kırıklıkları, bizlerin yeni ilişkide de sürekli şüphe
ve kaygı duymasına sebep olabilir. Zamanla konuşulmayan duygular ve çözülmeyen sorunlar güven
duygusunun yavaş yavaş fark ettirmeden aşınmasına neden olabilir. Gerek ebeveynlerimiz
arkadaşlarımız gerekse partnerimizde çok sık karşılaştığımız bu davranışlar aslında ilişkide bir güven
problemi olduğuna işaret ediyor olabilir.
İlişkilerimizi Sağlam Nasıl İnşa Edebiliriz?
Güven sorunları her ilişkide yaşanabilir ancak doğru adımlar atıldığında bu sorunlar aşılabilir. Peki,
aile, sosyal ve iş çevremizle güvene dayalı bir bağ geliştirmek için nelere dikkat etmeliyiz?
Kendimizi açık ve net bir şekilde ifade etmek: Güven oluşturmanın en temel adımlarından biri
iletişimi güçlü tutmaktır. Karşı tarafı incitmemek adına da olsa söylenebilecek küçük yalanlar ilişkimize
gölge düşürebilir. Düşünce ve duygularımızı bastırmak veya gizlemek yerine dürüst olmak,
rahatsızlıklarımızı ve bizde buna yol açan duygularımızı net olarak ifade etmek anlaşılmamızın yolunu
açabilir. Şeffaf bir ilişki, hayatımızla ilgili her detayı paylaşmıyor olsak bile, ilişkimizi ilgilendiren
konularla ilgili duygu ve düşüncelerimizi çarpıtmadan, saklamadan ve değiştirmeden paylaşmamız,
varsayımların ve oluşabilecek yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesinde de etkili rol oynayabilir.
Tutarlı olmak: Güvenin oluşmasında ve sürdürülebilir olmasında dikkat etmemiz gereken şeylerden
bir diğeri de tutarlı davranışlarda bulunmaktadır. Söylenenler ile yapılanlar arasındaki uyum,
sözlerimizde, tepkilerimizde ve davranışlarımızda tutarlı olmak, bizde ve karşı tarafta emniyet
duygusunun oluşmasını ve sağlamlaşmasını sağlayabilir.
İlişkiye zaman ayırmak: Düzenli vakit ayrılan, ilgilenilen ve emek harcanılan ilişkilerde kişilerin
kendilerini özel ve değerli hissetmeleri yakınlaşmayı arttırabileceğinden, güven duygusunun da
pekişmesine yardımcı olabilir.
Sınırlara saygı duymak: Her birimizin özel alanı ve sınırları vardır. Bu sınırlar her şeyden önce bizim
kendi konforumuzu ve güvenliğimizi korumamıza yardımcı olur. Bir ilişki içerisinde karşı tarafı sürekli
sorgulamak ve kontrol altında tutmaya çalışmak ilişkinin zedelenmesine yol açabilir. Sınırlara saygı
göstermek, ilişkilerdeki anlayış ve güven duygusunu destekleyebilir.
Geleceğe Odaklanmak: Bazen güven sorunları bizim dışımızda gelişen olaylardan değil de kendi
içimizde yaşadığımız korku ve kaygılardan kaynaklanıyor olabilir. Geçmişte yaşadığımız küçük ihmaller,
ailemiz veya arkadaşlarımızla yaşadığımız iletişim eksiklikleri bizde hayal kırıklıkları ve güven eksikliği
yaratmış olabilir. Erken yaşlarda aileden görmüş ve öğrenmiş olduğumuz yanlış ilişki modellerinin
benzerini yetişkinliğimizde de uyguluyor olabiliriz. Zaman zaman da bu nedenle yeni insanlara ve yeni
ilişkilere güven duymakta zorlanıyor ve kendi kendimizi sabote ediyor olabiliriz. Diğer insanların
eylemlerinde kuşkulu bir yan olduğunu gösterecek herhangi bir kanıtımız olmasa bile niyetlerinden
şüphe duyuyor olabiliriz. Örneğin, bize yardım etmeye çalışan bir kişinin bizden karşılığında mutlaka
bir çıkarı olduğunu düşünüyor olabiliriz. Her zaman en kötüsünü varsaymak ve yaşadığımız
güvensizliği karşımızdaki kişinin özelliklerine bağlamak yerine bunu olaya özgü bir özellik olarak
bakmak kendimizde ve ilişkilerimizde güven oluşturmamıza yardımcı olabilir. Geçmişte yaşananları
sürekli gündeme getirmek yerine geçmiş deneyimlerimizden sıyrılmaya çalışarak yeni ilişkiye bir şans
vermek ilişkilerimizi iyileştirmemizi sağlayabilir.
Profesyonel Destek Almak: Güven, ilişkilerde kıymetli ve korunması gereken bir değerdir. Kendi
başınıza güven duygusunu oluşturmakta zorlanıyorsanız, profesyonel destek de güven sorunlarınızın
üstesinden gelmek için yardımcı olabilir. Doğru yöntemler ve danışman önerileriyle güven kaybınız
onarılabilir. Danışmanınız ile kurduğunuz iyileştirici ilişki, diğer insanlara nasıl güveneceğinizi
öğrenmek için güçlü bir araç olabilir. Deneyimli bir ruh sağlığı uzmanıyla çalışarak, neden güvenle
mücadele ettiğiniz hakkında daha fazla bilgi edinebilir ve ilişkilerinizde güveni yeniden oluşturmaya
başlamanıza yardımcı olacak yeni başa çıkma becerileri kazanabilirsiniz.