Evde Kalmak: Toplumsal Baskıyla Başa Çıkma

Toplumda kadın ve erkek için belirlenmiş roller ve bu rollerin oynanmasına bağlı olarak geliştirilen bazı beklentiler mevcuttur. Bir kız çocuğundan toplumun beklentisi nasıl ki evcilik oynaması, oyuncak bebeklerine bakım vermesi ise yetişkin bir kadından da beklentisi evlenip kendi çekirdek ailesini kurmasıdır. Bir erkek çocuğu içinde arabalarla ilgilenmesi, top oynaması nasıl bir toplumsal beklenti ise yetişkin bir erkeğinde ailesini geçindirecek bir işe sahip olup evlenerek yuvasını kurması da bu beklentilerden biridir. Toplumun normlarının yarattığı bir işleyiş vardır ve bu işleyiş içinde bir yer bulmak isteyebiliriz. Günümüzde genel olarak bakılacak olursa çocuk büyür, okula gider, olgunlaşır, bir iş kurar veya mesleğini icra eder ve nihayetinde evlenerek döngünün sürüp gideceği bir çocuğa sahip olur. 

Evlilik konusunda toplumun ve dolayısıyla kişinin kendi içinde yarattığı baskı kadınların üzerinde daha çok yoğunlaşır ve erken yaşlardan itibaren başlar. Tıbben kadınların çocuk sahibi olması için sağlıklı yaş aralığındaki sınır 35 yaştır. Erkeklerde böyle bir yaş sınırlaması yoktur. Kadınlar bu sebeple kendilerini daha yoğun bir baskı altında hissedebilirler. 

30 yaşına git gide yaklaşan ve 30 yaşının üzerinde olan kadınlar çevrelerinden devamlı olarak “Evlilik ne zaman?”, “Eee hayatında birileri var mı?”, “Yaşın geçmeden bul birini”, “Gel seni bizim komşunun oğluyla tanıştıralım.” gibi soru ve önerileri duymaya başlarlar. Bunun yanında henüz evlenmemiş ve hayatında evlilik yoluna girebileceği herhangi bir aday olmayan kişilerin kendi içinde “Ben yalnız kaldım”, “Ben anne olamayacak mıyım?”, “Aradığım aşkı asla bulamayacağım”, “Ben evlenip yuva kurmak için yetersizim.” gibi düşünceler türemeye başlar. Eğer ki evlenmemek kişinin kendi seçimi ise geleceğe dair evlenmek, çocuk sahibi olmak gibi kaygı yaratan düşünceler taşımıyorsa ve gerçekten bulunduğu haliyle kendini seviyor ve mutlu hissediyorsa, bu da gayet sağlıklı bir durumdur. Evlenmek ile ilgili hususta önemli olan kişinin ne istediği, gelecekle ilgili beklentileri ve kaygılarını yaratan düşüncenin ne olduğudur.

EVLENMEK İSTİYORUM ANCAK EVLENEBİLECEĞİM BİRİNİ BULAMIYORUM

Geçmişten günümüze doğru sahip olduğumuz değerlere ve kültüre bakıldığında modernleşmeyle birlikte kadın kavramına ilişkinin değişikliği hemen fark ederiz. Çalışma hayatında artık aktif olarak var olan kadının toplum içindeki duruşunun de etkilendiğini gözlemleyebiliriz. Kadınların eğitim düzeylerindeki artışla beraber iş hayatındaki hızlı ilerleyişi, kariyer planları, statü beklentisi ve kendi ayakları üzerinde durma azmi evlilik konusunun daha ileriki yaşlara sarkmasına sebep oldu. Evlilik yaşı büyürken bir yandan da tahsilli ve ekonomik özgürlüğe sahip bir kadının eş tercihi konusunda daha ince eleyip sık dokuduğunu ve oldukça seçici davrandığı görmemiz de mümkün. Eş tercihi kişiye özel bir konu olmasının yanında genel tabloyu da görmezden gelmek doğru bir ilerleyiş olmayacaktır.

NE YAPABİLİRSİNİZ?

Eş veya duygusal partner seçiminde zorlanan, ilişki kurmak için karşısındaki adayı yetersiz bulan ve hala evlenemediği için yakınan kadınların kriterlerinin oldukça fazla olduğunu gözlemleyebiliriz. Kendileri için mükemmel eş adayını arayan kadınlar yalnızlık hissi ile karşı karşıya kalmaktan da bir yandan endişe duyabilirler. Hiç kimse mükemmel değildir. Size göre eksileri ve artılarıyla, size benzer ve farklı yönleriyle herkesin özel, tek ve biricik olduğunun farkına varılması gerekir. Karşınıza çıkan kişinin size benzer özelliklerinin çoğunlukta olması ilişkide uyumu yakalamayı kolaylaştıracaktır ancak farklı yönlerinin varlığı da yok sayılmamalıdır. Benzer değerlere sahip olmak, ortak paydada birleşebilen hayata dair bir bakış açısı uzun ömürlü olabilecek bir ilişki için anahtar niteliği taşıyabilir.

Sosyalleşmek ve bunun için çeşitli aktivitelere katılıp yeni ortamlarda bulunmak kişinin bir yere ait hissetmesini sağlar. Yalnızlık hissi baş göstermişse ve bu konuda kendinizi endişeli ve üzüntülü hissediyorsanız kendinize yeni sosyal ortamlar oluşturmak, var olan sosyal ortamdaki ilişkileri güçlendirip iyileştirmek yalnızlık hissiyle baş etmede ilaç niteliğinde olabilir. 

Evlenmek ile ilgili endişeler karamsar bir ruh haline bürünmenize sebep olabilir. Yetersiz ve yalnız hissetmekle ilgili artık günlük yaşamınıza da yansıyan bir durumunuz varsa bir uzmandan yardım almanız önerilebilir. Toplumun değimiyle “Evde kaldım” düşüncesi kişinin tek başına baş etmesini güçleştiren duygularla da karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Bu süreçte bir psikolog ile görüşüp yol kat etmek faydalı olacaktır.